29 Haziran 2011 Çarşamba

Gitmek üzerine

Selam ben kafası karışık olan Ancelik;Hani en çok tanıdığınızdan.
Her blogu açtığımda içimde bir huzursuzluk oluşuyor.Bu huzursuzluğa alışırım sandım,yokmuş gibi yazmaya devam ettim.Sonra bu büyüdü büyüdü patladı,artık size açılmanın vakti geldi sinyalleri çalmaya başladı.Bende koştum geldim.

Biliyorsunuz,blogum var diye neler çektiğimi.Öğretmenlerimin,arkadaşlarımın bana neler yaptığını.Ve hala blogumun googlede "ancelik" yazsan buunduğunu.Bunlar küçük gibi görünsede hayır!Büyük bir sorun.Size ne kadar gerçekçi yazıyorum sizce?Eğer beni başından sonuna kadar takip ediyorsanız birşeylerin eksikliğini anlayacaksınız.Hee sakın blogumu şimdi okuyup "yoo"demeyin çünkü şimdi yazamadığım gibi öncedende bu konularda yazdığım bütün yazılarımı çöpe attım.

Ben blogumusırf deneme yazmak için açmamıştım.İçimi dökmek yazmak karalamak için...Eğer öykü,deneme yazacaksam kimliğimi seve seve açıklardım zaten arkadaşlarımın gizli saklı işler çevirip bloguma ulaşmaları yerine ben gider söylerdim.

Şuanki durumumun okul panosuna her hafta deneme getimekten ne farkı var?

Ben Ancelik ismini,blogumu,her şeyimi okadar benimsedim o kadar  sevdimki hele sizleri...Ayrılmak gerçekten çok güç.Bir de artık bu kadar sevilmezsem diye bir korkuda var içimde.

Ama gitmek en doğrusu.Ya hiç yazmamak ya da tertemiz bir blogla yeniden başlamak.Ama burda kalmak yok artık.

Bunu uzun zamandır düşünüyordum.Hazal'ın son yazısını okuyunca cesaret aldım ve size benimde artık açılmam gerektiğini anladım.

sizi seviyorum..

24 Haziran 2011 Cuma

Hep Bir Mazeret

Belki de yazacaklarım tükenmiş,belki de kelime hazinemi yenilemem gerek,bence hiçbir şeyde sorun yok,benim biraz dışarı çıkıp yeni şeyler keşfetmem,yeni insanlar tanımam gerek ki anlatacağım yazacağım bir şeyler olsun.

Bu sefer yazacağım birşey yok deyip kapatmadım sayfayı.Bu sefer laf lafı açar diye kapatmadım sayfayı.

"Bir tatil olsun evden çıkmayacağım!"demiştim.Büyük söylemişim,Allah dikkate almış lafımı çıkamıyorum evden.Yolda yürümeyi özledim unutulan bir şey nasıl özlenir?
Evde kilise müziği eşliğinde kitaplar okumak,karnım acıkınca birşeyler atıştırmak,göz dinlendiriyorum bahanesiyle hayaller kurmak ne güzel aslında.Ama bunları yaparken bir yerden sonra sıkılmak istemiyorum,nefret etmek istemyorum bu alışkanlıklarımdan..İnanır mısınız?Hayallerim bile kendini tekrarlıyor.Yeni insanlar istiyor kendine yeni fikirler istiyor.Hakılada tabii.

Belkide yazılarımın tükenmesi artık mazeretim olmuştur.Belki de yazamıyorumdur ve tüm suçu masum bir kelimeye yüklüyorumdur.

Ve yine tükendim...

Sarı Lira
''Yaşamak değil, bu telaş öldürecek'' dediği gibi şairin
o telaşla, bırakın Paris yolunda ılık rüzgarlara taratmaya saçlarımızı
sevdiğimizle doyasıya bir sohbet bile edemedik biz...
Gözümüz saatte söyleştik hep
koşuşur gibi seviştik
yarışır gibi çalıştık
Hep yetişecek bir yerler vardı
aranacak adamlar, yapılacak işler
Bir sonraki günün telaşı, bir öncekinin terine bulaştı
başkalarının hayatı, bizimkini aştı.
Kör karanlıkta çalar saat yerine
kuşluk vakti, kızarmış ekmek kokusu
veya yavuklu busesi ile uyanma düşlerini hababam erteledik.
20'li yaşlardayken 30'lara kurduk saatin alarmını
30'larımızda 40'lara belki sonra 50'lere...
Lakin öyle yanlış kurgulanmış ki hayat
kuşlukta uyanma fırsatını sunduğunda size
artık uyku girmez oluyor gizlerinize...
Doyasıya söyleşmek
telaşsız sevişmek için bol zamana kavuştuğunuzda
söyleyecek, sevişecek kimseciklerkalmıyor yanınızda...
Özenle yarına sakladığınız bir sarı lira gibi ömrünüz
vakti gelip sandıktan çıkardığınızda
bir de bakıyorsunuz ki
tedavülden kalkmış...
Can Dündar
 
 

23 Haziran 2011 Perşembe

Kitap Mimi

Ancelik:EEee okul bitti de ne oldu! Şimdi el elde baş başta oturuyoruz. Yahu grammar işlemeyi özledi dilcilerle,öğretmeniyle! Artık yaz okumalarına başlama zamanı, mesela Doris Lessing göz kırpmaya başladı bile, ege ikindilerinde tülle güneş cilveleşirken şekerleme yapmak, sonra da Edirne ile buluşma zamanıdır....

Sevgili Deep beni 'Kitap Mimi'yazısında mimlemiş.Ben kitaplara öylesine tutkuyla sarılırım ki bir kitapdan diğerine geçmek zor gelir bazen.Öylesine yaşarım ki kitabın içinde,acılarda benim olur sevinlerde.Anneme bazen soruyorum hangi çocuğunu daha çok seviyorsun diye.Hemen 5 parmağını açıyor "hangi parmağı kessen acımaz?"susuyorum....benim ki bir anne içtenliği kadar olmasada kitaplarımı çok seviyorum.Başkasının kitaplarını o kadar içtenlikle okuyamam.Benim olmalı diğer kitaplarımın yanında yerini almalı...

Beni kitaplara bu denli aşık eden babama ve Özgür hocama teşekkür ederim.İyiki tanımışım onları,iyiki herkes gibi dalga geçmemişim onlarla...

En sevdiğiniz, unutamadığınız, defalarca okuduğunuz veya hayatınızı değiştiren kitaplar?
Deep'in yazısını okuyunca yine ne kadar benzediğimizi gördüm ve buna nedense hiç şaşırmadım:)

1)Monte Kristo Kontu
2)Kirpinin Zerafeti Muriel Barbery

3)Bir Bahçe Düşü Ali Çolak:Sanırım bu kitabın sade diline aşık oldum.
4)Bir Filozofun İtirafları
5)Sahip Olmak ya da Olmak/erichFromm:Okunması gereken bir kitap,etkileyici.
6)Şeker Portakalı:İlk okulda Öğretmen bu kitabı ödev vermişti 2 günde 100 sayfa olan bu kitabı okuyup özet çıkartıcaktık Kimse okuyamamıştı ben bi günde yiyip yutmuştum bu kitabı,yaşıma göre gerçekten güzel bir özet çıkarmıştım.Hatta öyle bir etkilenmişim ki kitaptan.Bir bebeğimin adı Zeze idi:)
7).Bin Muhteşem Güneş
8)Uçurtma Avcısı:Kardeşliği öğrendiğim bir kitaptı.
Mimlenenler:
Tırsak Külkedisi
MeLLy
Kibritci kız
ysm.
Severim Deliyi
Mia
Bir ince Ses

19 Haziran 2011 Pazar

Miriiibaaa Ben Ancelik

Şuan gönderme seçeneğinin yeni kayıt bölümündeyim boş sayfayı dolduracak o kadar çok şeyim var ki! Ama kelime hazinemdeki bütün her şeyi çalmışlar gibi.Dımdızlak kalmışım.Aval aval bakıyorum 's' yazıp siliyorum.'Selam ben salak ancelik!Hayattayım bilin yani' yaza bilsem kendimi 3 ciltlik dünya klasiği yazmış bir yazar sanıp önümde eğileceğim ama yok!Neyse ki titredim ve kendime geldim,"komşu kadının oğlu bilem komposizyon yazabiliyosa ben neden bloguma 3 satırcık bişey yazamayım"dedim.Nasıl iyi demiş miyim?
(Bu satırda okumayı kesenlere iyi günler diliyorum)

Şimdi diyeceksiniz ki 'yine feysten sıkıldın döndün dimi evine?' aman sakın böyle deyipte günahınız azmış gibi benimkileride yüklenmeyin.Feys benim kumam bile olmaz bundan sonra biz onunla beraberliğimizi çoktan gömdük toprağın altına.Ben geçen gün deştim toprağı "huhuuu kimse yok mu"dedim toprak parçasını oldığı gibi geri kapattı kendini oraya.
Neden böyle diyorum?
Mark Zuckerberg'in kurmuş olduğu Facebook ile tarihçem:
Evet efennim her şey o gün başlamıştı...Canım öylesine sıkılıyordu ki"herkesin feysi var neden benim feysim yok"diyerek feys dolusu isyana başladım.Sonra kaydol bölümünden ön kaydımı yaptırdım.Düzenlemeler resimlerim her şey tamam.Arkadaş listem 0 ile başlayıp 333 ile rekoruna imza attı.Resimlerim 0 beğeni ile başlayıp ancak 2 ye ulaşarak rekorunu kırdı (!)

Facebook benim üvey annem gibi oldu kurduğumdan bu yana.Hep ters gitti,dövmediği kaldı artık öyle söyleyeyim size ben.Ekleyenlerin hepsi arayış içerisinde olan ergen kesim.Kıro kıro yorumlar.Beni aştı anlayacağınız.Bir de feyse girdiğim her dakika ne kadar ezik bir kız olduğumu anlıyorum sanki bilmiyormuşum gibi yüzüme vuruyor durmadan.Resmine bakıp "ay ne hoş amk.La böyle bi sevgilim olsss..."diyorum onca ortak arkadaşım var ama yok eklemiyor.Ekleyen ben oluyorum 2 saat sonra "sen kimsin?"mesajı geliyor cevap veremiyorum bir 2 saat daha geçince resimlerine bakmak için profilini arıyorum silmiş şerefsiz!yanlış anlamayın  aman!Yollu falan değilim veya sadece erkek yok feysimde bu arada sırada-nadir olan ama canımı çok yakan bir mesele olduğu için söyleme gereğinde bulundum.

Hiç bir zaman kendimi bişey sanmamışımdır.En iyi şeyi yaptığımda bile içimden "kendini bişii sanma sanma sanma..."der dururum bu çok kötü birşey farkındayım.Bir kere havalansam da herkesin bana yapıştırdığı "havalı" damgasının hakkını verip altına imzemi atsam!ama yok annem beni öyle yetiştirmemiş.Elimden ekmeğimi alsalar yine birşey diyemem.


Emin olun gerçek yaşantımda 3 kişi bilemediniz 5 kişiyi çok seviyorumdur,benim için özel bir yere sahiptirler.Tabi beni sevende bu sayıyı aşmaz.Yani bu sanal dünyada beni seven daha fazladır hayran olan yine hiç yoktur da neyse.İç sesim durmuş"kendine haksızlık etme"diyor.Gerçekler böyle bir şey işte insanın canını yakıyor.Belki kimliğimi açıklasam bu kadar sevilmem nedersiniz?Bunu durup dururken söylemiyorum Ancelik diye bir feys açtım neredeyse 10 kişi gerçek kimliğini açıklasan ne olur gibi şeyler söylediler.Sadece 2 kişi beni tanıyor bunlardan birisi yakın arkadaşım sindirella diğeride burda tanıştığım Cem abi.Burada tanışıp hobbaaa hadi ekleşelim demedik tabi,o beni bulmuş öyle diyeyim size:)
İşte böyle. 

Aaa unutuyordum ben yokken bana mimler gelmiş.Onları yanıtlamayı inanın çok istiyorum ama benim salak kafam kaldırmıyor bazı şeyleri unutuverdim kim beni nerde mimlediğini.İsterseniz yeni gelen mimlerden başlayayım.Yok yorulmam yorum yerine "anciii ben seni şurda mimlediyidm bdhhgjs"yazabilirim diyorsanız buyrun yazın.Ben hiç tembellik etmeden harıl harıl mimlerinize cevap veririm.

Hadi ponçiğim benden bu kadar  ♥  ♥  ♥

4 Haziran 2011 Cumartesi

Bir Ancelik Klasiği

Anne odaya girme ders çalışıyorum,kafam dağılıyor.
Yarın yazılım var zaten!