Hayatın bize adaletsiz davranması normaldir belki de,
Alışmışızdır,hayatı böyle kabul edip ona göre davranmışızdır.
Ya hayatı böyle sevmişizdir
Veya da hayat böyle olduğu için ondan nefret etmişizdir.
Ya sevdiğiniz kişiler,
Onlar size adaletsiz davranırsa
Onları da böyle kabul edip sever miydiniz?
Yoksa böyle oldukları için nefret mi ederdiniz?
Belki de her şeye rağmen kızdığını kişi kendiniz olurdu,
“Neden sevmiştim ki?!”
Ve belki de bir avuç hüzün ve hayal kırıklığı dökülürdü
O masum kalbinize.
Ulaşılmazlar hep cazip gelir size,ve onları ne kadar severseniz
O kadar itici olursunuz onların gözünde,uzaktan öyle görünürsünüz
En normali de budur aslında,üzülseniz de kırılsanızda…
İnsan çok sevdiğine ikna olur belki ama
Bir türlü sevildiğine, çok sevildiğine inanmaz!
daha çok der hep,Şükretmez hiçbir zaman!
Bunu veren daha çoğunu da verir der
o zaman bir avuç hayal kırıklığı daha sızar içine,
bu sefer her şeyini almıştır veren.
Mesele bilmekte değildir ki!
İnanmaktadır mesela
Tahammüldedir, belki de sevgide.
Sonrası nasip dersin geçip gidersin.
Hayal kurarsın,olur veya olmaz.
İnanırsın!gözlerini kapatırsın,gelmeyen bir şeymiş gibi davranmazsın ona.
İnanırsın işte,
Sadece kalbinle inanırsın,mantığını kenara atarsın her fırsatta.
Bir çanta düşünürsün mesela,bütün hayallerini onun içine koyarsın onu öpücüklere boğarsın,
Ve çantandaki hayalleri gitmesi gerekken yere gönderirsin…
Belki hayallerini çalan olur belki de karşılık veren.
Bunu öğrenmek için biraz cesaret
Biraz da güven olması gerekir.
Gerisi mutluluktur hep.
Hem zaten ne demişti yazar,
“insan hayal ettiği müddetçe yaşar!”